Kelime olarak ne güzel bir duygu,
Hayatın her kademesinde olması gereken Demokrasinin Sporda da olması çok güzel değil mi?
Ama her konuda olduğu gibi sporda da Demokrasi yok ve kimse de bu Demokrasiyi umursamıyor.
Hani Mustafa Kemal Atatürk sözü ile “ Ben Sporcunun Zeki, Çevik ve Akıllısını severim” demesine rağmen Zeki, Çevik ve Akıllı olmak için ne bir Tesis, ne bir sistem ne de bir uygulama var.
Dünya genelinde Türkiye’den daha az nüfuslu, daha az ekonomiye sahip ülkelerin Müsabakalardaki başarısı, Yarışmalardaki azim ve birinciliklerine bakınca Ülkemdeki sistemin yanlışı, hatası ve eksiklikleri aklıma geliyor.
Şikeden sorumlu kulüplerden söz edilirken TFF nin suskun kalması, araştırma yapmaması
Seçilmiş olması gerekenler, Atanmış olarak Makamlara gelince orada gerçek yapması gereken görevler, alması gereken tedbirler ve uygulaması gereken yönetmelikler yerine, kendilerini oraya atayanların istediğini yapmak veya herhangi bir uygulamada izin almak zorunda kalıyorlar.
Bazen en küçüğünden en büyüğüne Spor Kulüplerine baktığımızda Demokrasin olmadığı aşikar ortada duruyor.
Onun için de Türk sporunun kalkınması ve başarılı olması mümkün olmuyor.
Başarı; sadece kişisel gayreti ile emek verenler, veya kısa süreliğine gelip geçici neticelerle elde ediliyor.
Aslına bakarsak bütün Federasyonlar Özerk.
Yani Kulüplerin Faaliyet yaptıkları kendi spor branşındaki Federasyon Başkanlarını ve Yönetimleri Kulüpler seçiyor.
Kağıt üzerinde ne kadar Demokratik değil mi?
Oysa uygulamada Delegelerin oluşumu ve Hükümet adına Spor Bakanlığının tasarrufu yok mu.
Müdaheleler olmuyor mu.
Kimler Başkan olacaksa, kimler Yönetimler girecekse bir yerlerden icazet almıyor mu?
Ve b unun adı da Demokrasi oluyor..
Bir gün Baba evlatlarını toplamış;
“Bakın çocuklar, Hepiniz benim Evladımsınız.Bu evde herkes istediği takımı tutabilir.Ama ben Fenerbahçe yi tutuyorum. Kimseye Fenerbahçeli olması için baskı yapmıyorum.
Ama unutmayın ki sizin Harçlıklarınız ben veriyorum” demiş…
Yaşasın Sporda Demokrasi…….
